New
Balance vs Karl Lagerfeld
New
Balance Inc’in hikâyesi, 33 yaşındaki William J. Riley adındaki bir garsonun,
1906 yılında tüm gün ayakta çalışan insanların ağrılarını azaltacak taban
desteği üretmeye karar vermesiyle başlamıştır. 1906 yılında Boston’da ayak
tabanlığı üreten bir şirket olarak kurulmuştur. 1970’li yıllarda özel bir
ayakkabı üreticisi ve önde gelen bir küresel spor ürünleri şirketi haline
gelmiştir.
Almanya 'nın Hamburg şehrinde doğan, Paris’te yaşayan ve çalışan Karl Lagerfeld, gerçek adı Karl Otto Lagerfeldt, moda tasarımcısıdır. 1980'li yılların başlarında kendine ait parfüm ve giyim eşyası üreten markasını piyasaya sürmüştür. Chloe, Fendi ve Chanel ile çalışmıştır. 2004 yılında ise kendi markası KL’yi Tommy Hilfiger´e satmıştır
New
Balance, ünlü tasarımcı Karl Lagerfeld’e tasarladığı spor ayakkabısının marka
haklarına tecavüz ettiği gerekçesiyle dava açar.
Karl
Lagerfeld’in tasarladığı spor ayakkabısında renk, tasarım ve markanın logosu
olan baş harfinin kullanılması gibi benzerlikler sebebiyle, fikri
haklarının ihlal ettiğini iddia eder.
New
Balance'ın basın sözcüsü Amy Dawn, New Balance olarak fikri mülkiyet haklarını
korumak adına 3 Ocak 2014 tarihinde Karl Lagerfeld’e dava açtıklarını belirten
bir açıklama yapar.
Şirketin
1970'den beri ayakkabılarını aynı logo ile ürettiğini ve Karl Lagerfeld'in
koyduğu K logosu, tüketicilerde kafa karışıklığına neden olabileceğini, böyle
bir şeye izin veremeyeceklerini belirterek davanın nedenlerini kısaca açıklar.
Karl
Lagerfeld'in New Balance ile ortak bir çalışmaya imza attığı söylentileri, New
Balance’ın tüketiciler nezdinde karışıklığıa yol açacağı iddiasını
desteklediğini söyleyebiliriz.
Zaten
davanın çıkış noktası da “Tüketicilerin Karl Lagerfeld’in tasarımını
yanlışlıkla New Balance sanması veya iki markanın tasarım ortaklığına gittiğini
düşünmesi” dayanağı üzerine kurgulandığıdır.
Tabi bu
karışıklık; New Balance modellerinin 100 dolar, Karl Lagerfeld’in ürünlerinin
ise 400 dolar etikete sahip olduğu dikkate alınınca, nasıl bir karışıklığa yol
açacağı ve bu durumun New Balance’ın imajına nasıl zarar verebileceği de
şimdilik soru işareti olarak karşımıza çıkıyor.
Bir
tasarımın korunması için “yeni” ve “ayırt edici” özelliği olması gerekmektedir.
“K” harfli bir ayakkabı için daha önce böyle bir ürün yapılmadı ise yenilik
özelliği bulunduğunu söyleyebiliriz. Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta,
sonradan oluşturulan çalışmanın “ayırt edicilik” özelliği kazanıp kazanmadığının
değerlendirilmesidir.
Aynı
fontlarda yazılı harflerden oluşan ve birbirine benzeyen iki ayakkabı olduğu
bir gerçek. Fakat ayırt edici özellik olarak değerlendirmeye alınmayan “renk”,
“ebat” ve “malzeme” değişikliklerini değerlendirmeden çıkarttığımızda, bir spor
ayakkabısı için değiştirebileceğimiz, çalışmaya ayırt edicilik
kazandırabileceğimiz geriye çok az unsurumuz kalıyor. Hal böyle olunca
birbirine benzeyen çalışmaların ortaya çıkması da gayet normal bir sonuç
oluyor.
Bu iki
ürünün kullanımı esnasında; yani halihazırda tüketiciler üzerindeyken bir
değerlendirme yaparsak, karıştırılma ihtimalinin olduğunu söyleyebiliriz. Peki
tek başına bu olasılık bizim ihlal var dememiz için yeterli mi?
New
Balance’ın tanınmış bir marka olması, ikonik karakteri olan “N” harfinin
bilinirlik düzeyinin yüksek olması ve iki ürün arasında 4 katı kadar olan fiyat
farkının bulunması, karıştırılma ihtimalini azaltan nedenler oalrak
sayabiliriz.
Eğer bu
davayı New Balance kazanırsa, bundan sonra ayakkabı üreticileri/tasarımcıları,
ürünlerinin üzerine tek harf kullanırlarken iki kere düşüneceklerdir. Karl
Lagerfeld kazanırsa ayırt edicilik sınırlarının belirlenmesi için emsal olarak
kabul edilecek bir karar olabilir. Bunu göreceğiz…
Not:
Hukuk; tasarımları oluşturulma aşamasında esinlenmeyi serbest bırakmış, takliti
ise yasaklamıştır. Yargıtay, teknik bir zorunluluk içermeyen benzerliklerin
taklit sayılabileceğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra kendinden sonraki
çalışmalara özgürlük bırakmayan bir tasarım, rekabeti yok eder ve tekelleşmeye
neden olur. Burada fikri bir yaratıcılığın olduğu da şüphe götürür. Herkesin
aynı şekilde tasarlamak zorunda olduğu bir tasarımda özgünlük olduğu iddia
edilemez. (Dr. Cahit Suluk)
|