29 Aralık 2014 Pazartesi

New Balance vs Karl Lagerfeld


New Balance Inc’in hikâyesi, 33 yaşındaki William J. Riley adındaki bir garsonun, 1906 yılında tüm gün ayakta çalışan insanların ağrılarını azaltacak taban desteği üretmeye karar vermesiyle başlamıştır. 1906 yılında Boston’da ayak tabanlığı üreten bir şirket olarak kurulmuştur. 1970’li yıllarda özel bir ayakkabı üreticisi ve önde gelen bir küresel spor ürünleri şirketi haline gelmiştir.












Almanya 'nın Hamburg şehrinde doğan, Paris’te yaşayan ve çalışan Karl Lagerfeld, gerçek adı Karl Otto Lagerfeldt, moda tasarımcısıdır. 1980'li yılların başlarında kendine ait parfüm ve giyim eşyası üreten markasını piyasaya sürmüştür. Chloe, Fendi ve Chanel ile çalışmıştır. 2004 yılında ise kendi markası KL’yi Tommy Hilfiger´e satmıştır

New Balance, ünlü tasarımcı Karl Lagerfeld’e tasarladığı spor ayakkabısının marka haklarına tecavüz ettiği gerekçesiyle dava açar.


Karl Lagerfeld’in tasarladığı spor ayakkabısında renk, tasarım ve markanın logosu olan baş harfinin kullanılması gibi benzerlikler sebebiyle,  fikri haklarının ihlal ettiğini iddia eder.

New Balance'ın basın sözcüsü Amy Dawn, New Balance olarak fikri mülkiyet haklarını korumak adına 3 Ocak 2014 tarihinde Karl Lagerfeld’e dava açtıklarını belirten bir açıklama yapar.

Şirketin 1970'den beri ayakkabılarını aynı logo ile ürettiğini ve Karl Lagerfeld'in koyduğu K logosu, tüketicilerde kafa karışıklığına neden olabileceğini, böyle bir şeye izin veremeyeceklerini belirterek davanın nedenlerini kısaca açıklar.


Karl Lagerfeld'in New Balance ile ortak bir çalışmaya imza attığı söylentileri, New Balance’ın tüketiciler nezdinde karışıklığıa yol açacağı iddiasını desteklediğini söyleyebiliriz.

Zaten davanın çıkış noktası da “Tüketicilerin Karl Lagerfeld’in tasarımını yanlışlıkla New Balance sanması veya iki markanın tasarım ortaklığına gittiğini düşünmesi” dayanağı üzerine kurgulandığıdır.

Tabi bu karışıklık; New Balance modellerinin 100 dolar, Karl Lagerfeld’in ürünlerinin ise 400 dolar etikete sahip olduğu dikkate alınınca, nasıl bir karışıklığa yol açacağı ve bu durumun New Balance’ın imajına nasıl zarar verebileceği de şimdilik soru işareti olarak karşımıza çıkıyor.


Bir tasarımın korunması için “yeni” ve “ayırt edici” özelliği olması gerekmektedir. “K” harfli bir ayakkabı için daha önce böyle bir ürün yapılmadı ise yenilik özelliği bulunduğunu söyleyebiliriz. Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta, sonradan oluşturulan çalışmanın “ayırt edicilik” özelliği kazanıp kazanmadığının değerlendirilmesidir.

Aynı fontlarda yazılı harflerden oluşan ve birbirine benzeyen iki ayakkabı olduğu bir gerçek. Fakat ayırt edici özellik olarak değerlendirmeye alınmayan “renk”, “ebat” ve “malzeme” değişikliklerini değerlendirmeden çıkarttığımızda, bir spor ayakkabısı için değiştirebileceğimiz, çalışmaya ayırt edicilik kazandırabileceğimiz geriye çok az unsurumuz kalıyor. Hal böyle olunca birbirine benzeyen çalışmaların ortaya çıkması da gayet normal bir sonuç oluyor.

Bu iki ürünün kullanımı esnasında; yani halihazırda tüketiciler üzerindeyken bir değerlendirme yaparsak, karıştırılma ihtimalinin olduğunu söyleyebiliriz. Peki tek başına bu olasılık bizim ihlal var dememiz için yeterli mi?

New Balance’ın tanınmış bir marka olması, ikonik karakteri olan “N” harfinin bilinirlik düzeyinin yüksek olması ve iki ürün arasında 4 katı kadar olan fiyat farkının bulunması, karıştırılma ihtimalini azaltan nedenler oalrak sayabiliriz. 

Eğer bu davayı New Balance kazanırsa, bundan sonra ayakkabı üreticileri/tasarımcıları, ürünlerinin üzerine tek harf kullanırlarken iki kere düşüneceklerdir. Karl Lagerfeld kazanırsa ayırt edicilik sınırlarının belirlenmesi için emsal olarak kabul edilecek bir karar olabilir. Bunu göreceğiz…

Not: Hukuk; tasarımları oluşturulma aşamasında esinlenmeyi serbest bırakmış, takliti ise yasaklamıştır. Yargıtay, teknik bir zorunluluk içermeyen benzerliklerin taklit sayılabileceğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra kendinden sonraki çalışmalara özgürlük bırakmayan bir tasarım, rekabeti yok eder ve tekelleşmeye neden olur. Burada fikri bir yaratıcılığın olduğu da şüphe götürür. Herkesin aynı şekilde tasarlamak zorunda olduğu bir tasarımda özgünlük olduğu iddia edilemez. (Dr. Cahit Suluk)

21 Aralık 2014 Pazar

Warner Bros vs Yavuz Ünal

Tweety; Warner Bros'un Looney Tunes ve Merrie Melodies serilerinde yer alan kanarya karakteridir.


Tweety, ilk kez Bob Clampett tarafından oluşturulmuştur. İlk görünümü, 1942 yılındaki A Tale of Two Kitties adlı kısa filmdedir. O zaman Tweety yavru bir kuştu ve adı Orson'du.

Sonradan Friz Freleng, Tweety'yi yeniden oluşturmuştur. O zamandan sonra Tweety, Freleng'in Sylvester'ı ile birlikte görünmeye başlamıştır.

Yavuz Ünal; İstanbul Zeytinburnu’nda tekstil atölyesi sahibidir.

Yavuz Ünal polisin sahte marka operasyonu sırasında, üzerinde ABD’li animasyon devi Warner Bros’un tescilli markası Twetty’nin resimleri bulunan taytlarla yakalanır. Üzerinde Tweety’nin resimleri bulunan 950 adet tayt vardır.

Hakkında tutanak tutulur ve ifadesinin ardından serbest bırakılır.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Yavuz Ünal’a marka hakkına tecavüz suçlamasıyla Bakırköy 1’inci Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açar.

Yavuz Ünal mahkemede verdiği ifadesinde, taytları Hüseyin isimli bir kişiden borçlarına karşılık aldığını, sahte olduğunu da bilmediğini iddia eder.  

Mahkeme Yavuz Ünal’a 1 yıl hapis cezası verir ve taytların imha edilmesini kararlaştırır. Ancak Ünal’ın cezası duruşmalardaki iyi hali nedeniyle cezası 10 aya indirilir.

Verilen cezada mahkeme hükmün açıklanmasını geri bırakır. Artık Yavuz Ünal 5 yıl içerisinde herhangi bir suç işlerse, bu davadan aldığı ceza yeni cezasına eklenecektir. 
Diğer tüm karakterlerinde olduğu gibi Tweety karakteri de Warner Bros adına Türkiye’de tecilli bir markadır.

556 sayılı KHK, Madde 61/A,

Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Marka koruması olan eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıran kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
Yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde satmak, devretmek, kiralamak veya rehnetmek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.
Üzerinde başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz.

15 Aralık 2014 Pazartesi

Burger King vs Burger Turk


Dünya genelinde 91 ülkede 13 bini aşkın restoranda hizmet veren Burger King ile ilk şubeleri 2010’da İzmir’de açılmaya başlayan ve sayıları 10’a yaklaşan Yalvaçlar Grup bünyesindeki Burger Turk (NFS Gıda Turizm A.Ş.) davalık olur.

Burger King avukatları, logo ve restoran konseptlerinin taklit edildiği iddiasıyla Temmuz 2010’da İzmir Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nde dava açar. Davalı tarafın kendi markalarının bilinirliğinden yararlanarak haksız kazanç elde ettiğini iddia eder. Mahkemeden tedbir kararı isteyen Burger King tarafı, tanınmış logo ve yazım stiline benzeyen kullanımları taşıyan tüm ürünler ile tanıtım materyallerinin kullanılmasının önlenmesi ve bu ürünlerin imhasını ister; ayrıca maddi ve manevi tazminat talebinde de bulunur.

Hazırlanan bilirkişi raporu sonrası mahkeme ihtiyati tedbir kararı verir. Kararla birlikte Burger Turk tabelalarının kullanımı yasaklanır.

Burger Turk tarafı bu karar sonrası, tabelada kısmı bir değişikliğe gider ve Burger Turk yazısının başına NFS ibaresi ekler. Restoran konseptinde ise önemli bir değişikliğe gitmez.


Burger Turk mahkemeye yaptığı savunmada ise, öncelikle davacı şirket merkezinin Amerika olduğuna işaret ederek mahkemenin yetkisiz olduğuna işaret eder. Şirketin bu değerlendirmesi mahkemece karşılık bulmaz.

Burger Turk tabelada kullandıkları renklerin Türk bayrağından alındığını, renklerin kimsenin tekelinde olmadığı vurgular. Savunmada “Türk Hamburgeri”, “Ottoman Burger” ibarelerinin kullanıldığı vurgulayarak, farklı bir konseptlerinin olduğuna işaret eder ve Burger King’in Amerika konseptine sahip olduğunu, kendilerinin ise Türk konseptine sahip oldukları vurgular.

Mahkemenin talep ettiği bilirkişi raporları ise Burger Turk aleyhine çıkar.

Mahkeme davayı 13 Şubat 2012’de karara bağlar. “NFS Burger Turk restoranları ile hem tanınmış Burger King logosu hem de restoran konseptlerine Burger King benzeme gayretinin olduğu, verilen ihtiyati tedbir kararına rağmen, davalı kullanımlarına küçük eklemeler yaparak bunları aynen kullanmaya devam ettiği” yorumunda bulunur. Tüketicinin, Burger King ve NFS Burger Turk arasında bağlantı olduğu düşüncesine kapılabileceğine hükmeder. Aynı renk tabelanın kullanıldığını, logoların konumlandırılış biçiminin de benzer olduğuna, ayrıca benzer dekorasyonların kullanıldığına işaret eder. 

Mahkeme NFS Burger Turk’ü haksız bularak kullanılan marka ile tabela ve tanıtım araçları dahil, tüm materyallerin toplanıp imhasına karar verir.

Ayrıca davalı şirketin, Burger King’e 45 bin TL maddi, 10 bin TL de maddi tazminat ödenmesine karar verir.

Mahkemenin kararı NFS Burger Turk tarafından Yargıtay’a götürülür ve yerel mahkeme kararının bozulması istenir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını onayarak yapılan itirazları da reddeder.

Yargıtay’ın kararı sonrası son olarak NFS Burger Turk karar düzeltme başvurusu yapar. Karar düzeltme başvurusu da yine aynı daire tarafından reddedilir. Böylece karar kesinleşmiş olur.

Kararın kesinleşmesi ile birlikte mahkemenin öngördüğü tazminat tutarlarının tahsili için icra takibi başlatılır. Dava süreci devam ederken de Burger Turk şubelerinin bazıları ise kapatılmıştır.

Kaynak: Destek Patent

556 sayılı KHK, Madde 9: Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. İhlal durumlarında aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması.
c) İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması.
d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
e) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.

7 Aralık 2014 Pazar

Hells Angels vs Young Jeezy

Hells Angels; 1948’de kurulan Hells Angels Motosiklet Kulübü; genellikle Harley-Davidson motosiklet kullanan üyeleri ile bilinen, Dünya'nın en büyük motosiklet kulübüdür.

 

Young Jeezy; Jay Jenkins, bilinen adıyla Young Jeezy, Amerikalı rapçi ve söz yazarı.


Hells Angels, HA, 81, HAMC kısaltmalarını ve eski başkan Frank Sadliek tarafından tasarlanan amblemi, Death Head (aşağıda) logosunu kullanmaktadır.














Hells Angels; Death Head logosunun benzer bir şekilde şapka, gömlek ve yelek başta olmak üzere, Young Jeezy tarafından oluşturulan çeşitli ürünlerde (8732 APPAREL, aşağıda) kullanmasına karşı, 2013 yılının sonlarına doğru dava açar.




Bu amblem Türkiye’de dâhil olmak üzere birçok ülkede HELLS ANGELS MOTORCYCLE CORPORATION adına tescillidir.

5 Şubat 2014 tarihinde, Kaliforniya Federal Mahkemesi, tarafların sorunu çözmek üzere bir araya gelmeleri ve anlaşmaları gerektiği yönünde kararını vermiştir.

Taraflar bir araya gelerek bu ihlal davasında bir anlaşmaya varmaya çalışacaklar.  


Yukarıdaki görseller için, bilgilenmiş kullanıcı gözü dediğimiz kullanıcılar nezdinde bir karıştırma söz konusu olmayabilir; fakat burada Young Jeezy’in tasarımı oluştururken seçenek özgürlüğünü kullanmadığını da söyleyebiliriz

Cevaplamamız gereken sorular;  
Genel izlenimde belirgin farklılıklar var mı?
Farklılıklar mı daha çok yoksa ortak özellikler mi?
Bilgilenmiş kullanıcı gözünün bu iki tasarım için, ürünü veya üreticiyi karıştırma ihtimali var mı?
Young Jeezy tasarımını oluştururken seçenek özgürlüğünü kullanmış mı?

ABD Adalet Bakanlığı tarafından organize bir suç örgütü olarak kabul edilen Hells Angels, konu fikri mülkiyet haklarına geldiği zaman hakları savunmak için mücadele etmektedir. Hells Angels daha öncesinde de benzer şekilde birçok dava açmıştır. 2006’da Walt Disney, 2010’da Zappos Retail, 2011’de Amazon, 2012’de ise MTV ve Toys R Us Inc.’e karşı davalar açmıştır. Günümüzde; üretim, verimlilik ve kalite anlamında bir çok firma birbirini yakalamış veya yakalayabilecek pozisyona gelmiştir. En azından bazı şartlar dahilinde, birbirlerini yakalama imkanları mevcuttur. Burada farklılığı oluşturan veya oluşturacak yegane unsur bilginin gücü yani fikri mülkiyet haklarıdır.